|
Bize has olan…
Kendisiyle kavga eden, kendisine ait kültürel, tarihi, dini her unsuru o güne yönelik siyasi işlevlerle faydacı bir şekilde tanımlayan bir dokumuz var…

Böyle yaptıkça o unsurlarla ya da o unsurlar etrafında çatışma yaşayan ve çatışmayı siyaset olarak tanımlayan bir anlayışımız var.

Bu dokunun ve anlayışın milliyetçiliği de, solculuğu da, İslamcılığı da, liberalliği de kendisine has olur.

Çatışmadan, dipsiz bütünleşme krizinden, aşırı siyasallaşmadan ve faydacılıktan beslenir.

Bu nedenle Türkiye'nin temel sorunlarından birisi uzlaşma kültürü eksikliği ve ötekini kabul meselesi olmuştur, kendi toplumsal farklılıkları ve dinamikleriyle yüzleşme sorunu olmuştur.

Her krizde, her ''yeni'' durumda, her girdi karşısında savrulmamız, dağılmamız, kutuplaşmamız, yer ve ittifak değiştirmemiz önemli ölçüde buradan kaynaklanır.

Zira böyle durumlar, döner dolaşır, bildik çatışmaları, ayrışmaları tekrar gündeme getirir ve derinleştirir.

Ve siyasallaşmış ortalama vatandaşın davranış kalıbı bellidir:

Siyasi gelişmeler karşısında önce siyasi tavırlar, gardlar alınır, ne olup bittiğine daha sonra bakılır.

Siyasi pozisyon alma, düşünceyi, anlamayı, tartışmayı ve ilkeyi ezer.

Bu kuraklık acıklıdır, ama gerçektir.

Türkiye toplumsal dokusu açısından da kırılganlık dozu yüksek bir ülke...

Ezelden beridir, farklıların ve farklılıkların kaynadığı, ancak bunların sadece yan yana, aslında ayrı ayrı yaşayabildikleri bir diyar...

Burada aradığımız hep aynı şey olmuştur, benzerlerimizle yaşamayı, benzerlerimizi üretmeyi arzu etmişizdir.

Bu yüzden bugün hâlâ, dindar ya da laik, solcu ya da sağcı, çoğumuz bir cemaat içinde yaşar, bunu yüceltir ve bu yaşam tarzının kavgasını veririz.

Bu yüzden ''siyaset tanımımız'' başka diyarlardan farklıdır.

Siyasetten anladığımız bir yanıyla ''kendi cemaatimizi ve değerlerini değişime kapamak, en katıksız haliyle muhafaza etmek''tir.

Diğer yanıyla siyasete mücadele anlamını veririz, ama faydacı bir mücadele... Özetle ''siyasi meselelerimiz temel olarak kendi topluluğumuzun kültürel değerleri ve maddi imkanları açısından yaşam alanını diğer toplulukların aleyhine genişletmek arayışı'' üzerine oturur...

''İlke'' yerine ''fayda''yı merkez alırız ama, bunu kendimize bile itiraf etmeyiz...

Yine aynı kördöğüşündeyiz…

Demokratlığı, ''kendisine benzeyeni talep etmeye ve yüceltmeye'' indirgeyen, kendisinden farklı olanı ise "yargılayan ve dışlayan'' bu ataerkil ve köktenci kültür, yine başımızı ağrıtıyor.

Yeni bir döneme girme ihtimalimiz yüksek.

Önümüzdeki dönemde, sorunların çözümünde özgürlük fikri ve ortak demokratik değerler etrafında ne kadar buluşulabileceği çok daha önemli bir soru olacak.
#demokrasi
#siyaset
#köktenci kültür
9 yıl önce
Bize has olan…
Vergi artışı yerine yapılacaklar
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!