|
Cahilin sofusu şeytanın maskarası
Haçlı seferlerinden daha yıkıcı, Moğol saldırılarından daha şedit bir saldırıyla karşı karşıyayız.

Müslümanları bir daha tarih sahnesine çıkmamak üzere silmeye çalışıyorlar.

Zaten 11 Eylül saldırılarının ardından Kissinger hazretlerinin, “bundan sonra çatışma Müslümanların arasında olmalıdır” çıkışı da tastamam buna yönelikti.

Olan biten de maalesef bundan ibarettir.

“Arap Baharı” heyulasıyla başladılar, İslam coğrafyasını baştan aşağı kan revan hale getirdiler.

Nihai hedefleri ümmet olma bilincini kaybetmiş, tarih sahnesine çıkma enerjisi yok edilmiş arkaik mesabesinde meselesiz, hedefsiz Müslüman modelini hakim kılmak.

Bunun için de her yolu deniyorlar.

Müslümanları paramparça etmek, nerdeyse her ferdini her ferdine düşman hale getirmek için nifak fabrikatörleri matine- suare çalışıyorlar.

Fecaatlerin en korkuncu da şu: Müslümanın Müslümanı katletmesi bile kanıksanır oldu.

Fitne ateşi öyle hızla bünyeleri esir alıyor ki, daha dün “İttihat-ı İslam” diyenler bile nifak peşinde koşturmaya başladı…

Bölgede iki buçuk devlet var; Türkiye, İran ve (buçuk mesabesinde) Mısır. Diğer “devletçikler” varlıklarını vekaleten sürdürüyorlar.

İstanbul, Tahran ve Kahire el ele vermedikçe de işgalcilerin namert eli bölgeden çekilmez.

Yazık ki yazık, İmam Humeyni sonrası İran hepten çizgisinden sapmış, jeopolitik hesaplar uğruna Müslümanları kurban etmekten bile çekinmez hale gelmiş vaziyette.

Mısır dersen, Irkçı Siyonist networkün arzusu doğrultusunda ve Suudi Arabistan'ın sponsorluğunda Sisi darbe yaptı.

“Yeni Türkiye” dersen, her daim saldırı altında, başını kaldırsa ezecekler. (Eski Türkiye zaten Sisi'nin muadiliydi.)

Ah nasıl el ele verecekler!

Halklar dersen, gitgide cahiliye mavallarıyla malul hale getiriliyor. Hele şu sosyal medya denilen gayya kuyusunda öyle müstekreh mahluklar türedi ki mezhep asabiyetiyle birbirlerinin ölüsüne dirisine küfrediyorlar.

Farkında değiller ki bütün hesaplar jeopolitik, “teoloji” sadece araçtan ibaret.

Zira bir ülkede falan mezhebin hakim hale gelmesi falan devletin hakim hale gelmesiyle eşanlamlı.

Hani “eski Türkiye”de mafya bir arsayı tel örgülerle çevirdi mi o arsaya el koydu demekti ya, o hesap işte.

“Şii Hilali” dedikleri de “Sünni Blok” dedikleri de nihayetinde (tabiri caizse) ümmet arsasına tel örgüler çekmekten ibaret.

Bilmiyorlar ki o tel örgülerle çevirdikleri kendi zindanları, hatta kendi toplanma kampları.

Bilmiyorlar ki bugün birinin yarın diğerinin önünü açan işgalcilerimizin nihai amacı ümmeti birbirine kırdırmak.

Jeopolitik hülyaların iğvasına kanıp günübirlik avantajlar peşinde koşan devletler böyle de “din adamları” çok mu farklı?

Bölgeyi yangın yerine çevirmiş fitne ateşini (hiç değilse) topal karınca misali söndürmenin derdine düşeceklerine birbirlerini tekfir etmekle meşguller.

Cahili asabiyetler uğruna habire üfürüyorlar.

Sorsan Rahmanın kulları, sorsan “Rahmet Peygamberinin” ümmeti, ama, dillerinde kin ve gazap lakırdıları, gözlerinde nefret var.

Cahilin sofusu şeytanın maskarasıdır, denir ya, boşuna değil.

Hep ihtilaf ve çatışma peşindeler, günümüzden ihtilaf bulamazlarsa, arkeoloji çalışması yapıyorlar.

O kadar ki…

Vay efendim, nasıl olur da falan “İslam büyüğüne” dil uzatırlar diye başlayıp katli vaciptir demeye kadar işi vardırıyorlar.

Şuncacık şeyi bile fehmedemiyorlar:

Hiçbir İslam büyüğü Müslümanın Müslümanı katletmesine varlığının gerekçe gösterilmesini kabul etmez.
#İstanbul
#Tahran
#Moğol saldırıları
9 yıl önce
Cahilin sofusu şeytanın maskarası
Maçolar, kendinize dikkat edin!
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…