İsmailağa Cemaati bir süredir yine hem gündemde hem de hedefte. Merkezi Fatih Çarşamba’da olan cemaatin kamuoyunda konuşulmasına alışkınız aslında. 28 Şubat sürecinin ‘irtica’ konulu haberlerinin aşinalığı diyelim.
Hatırımda şöyle bir televizyon haberi var: Ramazan ayıydı. Sanırım 2006 yılıydı. Çünkü öncesinde, Bayram Ali Hoca vaaz verdiği esnada İsmailağa Camii içinde katledilmişti ve dönemin kartel medyasında hemen her gün; çarpıtıcı, hedef gösteren, suçlayan bir İsmailağa Cemaati haberi yayınlanıyordu. Reha Muhtar tarzı denilen, içeriğinde bilgi olmayan lakin ilgi çekmesi için abartılı tonlamalarla seslendirilen, görüntü efektlerinin, flaşların, ‘bakın ne oldu’ tahriklerinin tüm nüvelerini barındıran televizyon haberi zihnimde yer edindiği kadarıyla şöyleydi: “Tartışmaların odağındaki İsmailağa Cemaati mensuplarından çok konuşulacak görüntüler… Camide iftar yaptılar! Fatih Çarşamba’daki cemaatin bir grup üyesi İsmailağa Camisi içinde, halıların üzerinde yemek yerken görüntülendiler.” Ekrana gelen o görüntüler muhtemelen dönemin cep telefonlarıyla çekilmişti. Yere serilmiş örtü üzerinde iftar eden o birkaç kişinin yüzleri belli olmuyordu. Haberin kalitesizliği her haliyle ortadaydı.
Son 20 yılda Türkiye’deki siyasi iklimin değişmesi ile bir kısım medyanın Fatih Çarşamba merkezli haberleri de azaldı. Haliyle “oluşturulmak istenen gizem” ortadan kalktı. Ancak İsmailağa Cemaati bu süreçlerde dışarıdan gelen saldırılara karşı bir savunma mekanizması da geliştirmemişti. Yıllarca hedef gösterilmelere ve değerli hocaları katledilmesine rağmen, “Bizim bir suçumuz, yanlışımız yok. Her halimizle ortadayız. İlimden başka bir amacımız, gayemiz olmadı ve olmayacak da. Kim ne derse, kim ne yazarsa yazsın. Sormak isteyene anlatırız” görüşünü benimseyen İsmailağa Cemaati şimdilerde yeni bir sürecin kapısını aralıyor. Tarihte bir ilke imza atılarak hem de.
İşte tam da böylesi bir ortamda, dün sabah (1 Mayıs) bir grup gazeteci ile İsmailağa Camii’nde, cemaatin hocalarının daveti üzerine kapalı bir basın toplantısı yapıldı. İsmailağa Cemaati’nin tarihinde bir ilk olan medya buluşmasına; televizyon, gazete ve internet sitelerinde görev yapan, yazı yazıp, programlara çıkan 20 gazeteci katıldı. Davetleri de rica üzerine ben yaptım. İsimlerini tek tek saymama gerek yok, gizli saklı da değil zaten. Dileyen meslektaşlarım köşelerinde ya da ekranlarda dile getireceklerdir. Mesela Nedim Şener dünkü yazısında buluşmaya katılacağını ilan etmişti ve notlarını, merak ettiği sorulara aldığı yanıtları köşesinden aktaracaktır.
İsmail Ağa Camisi’nin de bulunduğu vakıf binasındaki mütevazı kahvaltı sofrasında yapılan toplantıya İsmailağa Cemaati adına, İsmailağa Camisi’nin imam hatibi Salih Topçu Hoca, merhum Hasan Kılıç Hocaefendi’nin oğlu ve Yavuz Selim Camisi’nin imam hatibi Abdullah Kılıç Hoca ile hem merhum Mahmud Efendi’nin hem Hasan Kılıç’ın torunu Muhammed Fatih Ustaosmanoğlu Hoca katıldılar.
Ekrem Kızıltaş ağabeyin moderatörlüğünde, akıllarda ve gündemde olan hemen her soru hocalara yöneltildi. Özellikle de mevcut tartışmaların ve mevzu bahis ayrışmanın nedenleri soruldu.
İsmailağa Camisi’ndeki buluşmadan notlarımı tabii ki aktaracağım. Bu yazı ön bilgilendirmeydi. Bakalım meslektaşlarım neler yazacak?