|
Batı cephesinde yeni bir şey var
Aklımı kurcalayan iki soru var…

Neden Barack Obama, Ukrayna, İran, Yemen, petrol ve ekonomik krizlerin gerdiği ABD-Rusya çekişmesi ortadayken, Putin'in kendisini ezmesine göz yumarak, üstelik İsrail'i delirtmek pahasına, Moskova'nın Tahran'a S-300 füzeleri gönderme kararına kafasını çevirdi?.. İç politikada üzerine geleceklerini göre göre, “açık konuşmak gerekirse aslında Rusların bu kadar beklemelerine şaşırdım” diyerek önemsizleştirdi? Neden? ('Nihai anlaşmayı bekleyin', 18/04, Aljazeera.)

İki.. Ve neden Vladimir Putin, aynı krizler ve şartlar Rusya için de geçerliyken, “Amerika ile birlikte çalışmaya hazırız” dedi? ('Putin says ready to work with United States', 18/04, Reuters ve 'Putin'den ABD'ye mesaj: Birlikte çalışabiliriz', 18/04, Hürriyet.)

Üstelik Avrupa'nın ortasında, Avrupa Birliği ve NATO'nun bile uzak durmaya çalıştığı gelişmeler yaşanırken…

Belli ki cevap bu üç paragrafın toplamında.

BİRLEŞİK KAPLAR: İRAN-UKRAYNA

Ukrayna'ya şu sıralar Amerikan askeri birliklerinin yerleştirilmesi, krizin başlangıcından bile önce Kiev'deki “her türlü” ABD varlığı düşünüldüğünde şaşırtıcı sayılmaz. Ama şu şaşırtıcı sayılmalı; Amerikan birlikleri ile birlikte, İngiliz ve Kanada askerleri ülkeye geliyor. Yani, ABD ve Avrupa-Atlantik hattındaki en yakın iki müttefiki uzun yıllar sonra Avrupa-Rusya sınırındaki bir askeri çatışmaya vaziyet ediyor. (Çok garip; ABD, 'Ukrayna'da çok sayıda Rus askeri var ama tespit edemiyoruz” diyor!)

Bunun anlamı şu olmak lazımdır; Ukrayna savaşında yeni bir aşamaya doğru gidilmekte!

Zaten Rusya da bu gelişmeye sert bir uyarı-yanıt verdi, mealen; “bunun arkasından kan dökülür, Ukrayna'daki Rus temsilcileri öldürülür” dedi. Ve tabii bu gelişmeler yaşanırken ne AB ne de NATO'dan ses çıkmıyor. Hep birlikte seyrediyorlar.

Bir tek, Rusya ile Batı arasındaki yüksek gerilimden en kaygılanan ülke Almanya'nın bu riskli gelişmeyi gördüğünü söyleyebiliriz. Dışişleri Bakanı Steinmeier'in Rusya'ya, '(Ukrayna'nın doğu bölgesi Donbas'ta cumhuriyet ilan eden) Donetsk ve Luhansk'ı tanımayın' diye neredeyse ricacı olmasının anlamı bu. Ki vakanın ciddiyetini de gösteriyor.

'S-300 FÜZELERİ GÖKYÜZÜNDE BİR DUVAR DEĞİL'

Rusya'nın İran'a bölgesel askeri dengelerin yeniden yazılacağını planlayarak/'beyan ederek' vereceğini açıkladığı S-300 füzeleri ile ilgili olarak, pek meşhur Amerikan CFR (Council of Foreign Relations-Dış İlişkiler Konseyi)'den konu üzerinde uzman bir askeri analistin bu füzeler hakkındaki yorumunu aktarayım…

“S-300 gökyüzünde bir duvar değildir. Eğer biz (ABD) mecbur kalırsak, ona saldırabilir ve yenebiliriz. Ancak böylesi, çok daha büyük, daha riskli ve daha maliyetli bir çaba gerektirir. Son günlerde İran nükleer tesislerine potansiyel bir saldırı üzerinde tartışmalara tanık olduk. S-300'ün bulunmasında bir tartışma yok. Bu tip bir sistemin üstesinden gelmek için tüm yetkin, pahalı uçak ve füzelerimiz dahil, hava, deniz ve kara varlıklarımızdan oluşan büyük bir konuşlanma gerekiyor. İnsanlarımız ve donanımlarımız daha büyük bir riskte olacak ve bu görevin gerçekleştirilmesi de daha zor ve zaman alan bir süreç isteyecektir.”

Kısaca S-300'ler ABD ve sahip olduğu askeri teknoloji için bir tehdit oluşturmuyor. Eğer gerekirse onları vurabilirler. “Pahalı ve yetkin” teknolojileri S-300'ün üzerinde! Hatta dün medyaya yansıyan bir haberle “birleştirelim”: “Dünyanın en güçlü orta menzilli hava savunma sistemlerinden kabul edilen Rus yapımı S-300 füzesi tatbikat sırasında kendini vurdu.” ('S-300 Harakiri yaptı', 24/04, DHA.) Kaldı ki, Rusya'nın S-300'lerin üst modeli olan S-300PMU1'leri Türkiye ile üretme istekleri de duyulmuş halde. İran'a karşılık gönül alma mıdır, füze ihalesine mesaj mıdır ayrıca tartışılmalı.

KİEV'DE PROVOKASYONU KİM YAPACAK?

Washington S-300 meselesini görmezden geldi veya küçük gördü çünkü Ukrayna'da bunun bir karşılığı olacak. Amerikan iç politik dinamiklerinin de Başkan'ı bu noktada sıkıştırdığını söyleyebiliriz. Bu yüzden, dikkat, Beyaz Saray Rusya'dan gelen “beraber çalışabiliriz” teklifini elinin tersiyle itekleyebilir.

Kremlin, “eski güzel günlerdeki” gibi ABD ile denk olmadığını görüyor ama şunu da biliyor. Bu eksikliğini tamamlayacak bir seri ülke, Moskova'yı çok sevdikleri için olmasa da, Washington'u sevmedikleri için Rusya'nın yanında denge tutabiliyorlar. Bu da uluslararası ilişkilerde Rusya'nın lehine gelişmelere yol açabiliyor. Ancak o ülkelerin de öncelikleri var; kendi milli çıkar ve güvenlikleri. Bu yüzden bir tercih anında kimin ne yapacağı bilinmez.

Ancak şunu söyleyebiliriz; Ukrayna özelinde ne ABD ne de Rusya'nın gerileyecek alanları kalmamış durumda. Üstelik Amerika seçim dönemine iyice yaklaşmış durumda ve Obama giderken sandıkta partisine bedel ödetecek bir “esneklik” göstermeyecektir.

Bunun ABD iç politikasında karşılığı “korkaklık” sayılacaktır.

Bu yüzden, 'Batı cephesinde yeri bir durum var ve tehlikeli' diyebiliriz. “Rusya'nın Ukrayna'daki faaliyetlerine yönelik ABD tepkisi bir ABD-Rusya savaşına yol açacak provokasyona neden olur mu?” konulu makalelerin önemli dış politika yayınlarında kaleme alındığı bir ortamdayız. ('Russia and America: Stumbling to War', 20/04, National İnterest.)

twitter.com/nedretersanel
#Avrupa-Atlantik
#nato
#Obama
#Ukrayna
#İran
#Yemen
9 yıl önce
Batı cephesinde yeni bir şey var
8 Mart Dünya Kadınlar Günü: Şakkıdı Şukkudu
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü